Temmuz 2011
Meslek yaşamıma, 1986 yılında, Kocaeli, Gölcük Teknik ve Endüstri Meslek Lisesinde başladım. Gölcük’te toplam 6 yıl yaşadım. Ayrıldığım 1993 yılına kadar Gölcük’te, hoş anılarım, çok sayıda öğrencim ve arkadaşım olmuştu. İzmir’de görev yaparken 04 Nisan 1999 tarihinde Milli Eğitim Bakanlığı ve JICA (Japan International Cooperation Agency-Japonya Uluslararası İşbirliği Ajansı) kanalıyla 9 aylık bir eğitim programı için Japonya’ya gittim. Japonya’da kaldığım eğitim merkezinde (HITC-Hatchioji International Training Center) başka ülkelerden de çeşitli mesleklere sahip birçok kursiyer bulunuyordu. En fazla sayıda kursiyer, Japonya ile yakın ekonomik ilişkileri olması ve aynı zamanda nüfusunun büyüklüğü nedeniyle Çin’den gelmişti. Kursiyerlerle yeni tanışmaya başladığımız dönemde, daha sonra dost olduğum bir Çinli kursiyerle (Li) tanışma şeklimiz hiç de hoş olmamıştı. Li, çok sayıda Çinli arkadaşının bulunduğu bir yemek ortamında Türk olduğumu öğrenince, tarihte Türklerin Çinlilerle ilişkilerine atıf yaparak Türkler hakkında hoş olmayan, düşmanca ifadeler kullanmıştı. İlerleyen günlerde Li, bu kötü tanışma şeklinden üzüntü duyarak yaptığı hatayı düzeltmişti.
18 Ağustos 1999 günü HITC yemek salonunda Li telaşla yanıma geldi ve “İşler San duydun mu? Türkiye’de deprem olmuş” dedi. TV’de izlediğim görüntüler gerçekten şok ediciydi. Gölcük ve çevresi yerle bir, 6 yıl yaşadığım ve çalıştığım okulumun bulunduğu Gölcük’teki Kavaklı Mahallesi ise büyük ölçüde denizin altındaydı. Bu kötü haberi bana herkesten önce, samimi üzüntüsünü yüzünde hissedebildiğim Li vermişti. Depremin sonuçları çok acıydı. Daha sonra Türkiye’ye döndüğümde, çok sayıda öğrencimin, mesai arkadaşımın ve bazı dostlarımın depremde öldüğünü ya da yaralandığını öğrenmiştim.
Gölcük depreminin hemen ardından, JICA Başkanı Kimio Fujita San’dan bir mektup aldım. Fujita San mektubunda özetle, deprem nedeniyle çok üzüldüğünü, depremlerden çok zarar görmüş bir Japon vatandaşı olarak acımızı derinden anlayabildiğini, JICA’nın kuruluş olarak deprem nedeniyle Türkiye’ye yardım hazırlıklarına hemen başladığını, kendilerinden herhangi bir talebim olması halinde yardıma hazır olduklarını yazıyordu. Hala sakladığım ve hep saklayacağım, içtenlikle ve geciktirilmeden yazılmış bu mektup beni çok duygulandırmıştı. Fujita San’ın dediği gibi JICA gerçekten deprem nedeniyle Türkiye’ye çok yardımda bulundu.
Gölcük depreminden sonra Japon halkı Türkiye’ye destek konusunda büyük duyarlılık gösterdi. Depremin olduğu tarihte Japonya’da olmam nedeniyle Japon halkının bu duyarlılığına ve yardım çabalarına yakından tanık oldum. Depremin hemen ardından Japonlar, tapınaklara, istasyonlara, derneklere, alışveriş merkezlerine, halkın çoğunlukla bulunduğu hemen her yere yardım kutuları koydular. Çok sayıda dernek ve sivil toplum kuruluşu, Türkiye’ye yardım amacıyla kermesler ve çeşitli etkinlikler düzenledi. Japonlar bu etkinliklerin bazılarına beni de davet ederek, konuşmalara katılmamı, Japonya’dan Türkiye’ye Türkçe mesajlar yazılmasına katkıda bulunmamı sağladılar. Yardım etkinliklerinde Japonların, Türkiye’nin acısını paylaşma konusunda ne büyük içtenlik ve çaba gösterdiklerine bizzat tanık oldum. Dost Japon halkı ile birlikte gerçekleştirdiğimiz bu yardım etkinlikleri, benim için yaşamım boyunca unutamayacağım bir anı olarak kalacaktır.
Japonya, Gölcük depreminden sonra, hem ayni ve nakdi hem de teknik destek olarak Türkiye’ye en çok yardım sağlayan ülke oldu. Japonya’daki etkinlikleri ve çabaları yerinde gören biri olarak bu benim için sürpriz olmamıştı. 1995 yılında büyük Kobe depremini, 2011 yılında Tokyo’daki deprem ve tsunami felaketini yaşayan Japonya’ya yardım etme konusunda biz ülke olarak aynı duyarlılığı gösterebildik mi? bilmiyorum. Umarım bütün toplumlar/insanlar başkalarının acıları karşısında Japon halkının gösterdiği kadar duyarlılık ve yardımlaşma duygusu içinde olurlar.
Dost, yardımsever Japon halkına bir kez daha içten teşekkürler.
Bu e-Posta adresi istek dışı postalardan korunmaktadır, görüntülüyebilmek için JavaScript etkinleştirilmelidir
|